24 Nisan 2013 Çarşamba

Mart ayı kıtabı: Amin Maalouf - Doğudan Uzakta. Biraz Gecikmeli de Olsa... :)

Bir çoğunuzun bildiği üzere Mart ayında "Doğudan Uzakta" kitabını okumuştuk.Bakalım ne resimler paylaşılmış mart ayında. :)

Allah nazarlardan saklasın , "Maşallah" deyin nazar değmesin :). Mart ayında aramıza bu ufaklık da katıldı ve @Beyaz_Kitaplik kardeşimiz kitabı tamamlayamadı.Tekrar Maşallah diyelim :)



Kimimiz yanına çayı yakıştırdı,kimimiz bisküviyi...Ama tek bir kitabı okuduk ve tek bir hayali gördük hep birlikte...



İlk önce @fistikliTombi kardeşimiz bitirdi :)


Ve bakalım hangi cümleleri çizmişiz...

Yuvarlak tepeler ve ufukta uzanan deniz arasında okumak,yazmak,düş kurmakla geçse zaman...

Kitapların büyüsünden sık sık söz edilir.Ama bu büyünün çift yönlü olduğu pek söylenmez.Bir okumanın büyüsü,bir de kitaplardan söz etmenin büyüsü vardır.

Doğu Akdenizli kadim bir bilge,eğer sana yardım eden birisi paranı istemiyorsa,demek ki masraflarını başka bir şekilde çıkarmayı düşünüyor,der.

İlkeler insanın palamarları,bağlarıdır;onları kopardığında serbest kalırsın,ama içi helyum gazıyla doldurulmuş ve yükseldikçe yükselen kocaman bir balona benzersin.Balon gökyüzüne yükseliyormuş izlenimi verse de aslında hiçliğe doğru yükselmektedir.

Ne mülk ne de talep sahiplerine dahilim.

Kalbindeki beni ilgilendirmez.Dışındaki ise üçüncü şahıslara yönelik kamusal bir beyandır,dolayısıyla beni ilgilendirir.Onaylama hakkına da onaylamama hakkına da sahibim.Bunun beni rahatlatması ne kadar hakkımsa,rahatsızlık duymak da o kadar hakkım.

Adımda doğmakta olan insanlığı taşıyorum,ama ben nesli giderek tükenen bir insanlığa aidim.

Ama hem ben hem de bütün insanlar için tek önemli şey,dünyaya gelmiş olmaktır!Dünyaya!Doğmak,şu veya bu ülkede,şu veya bu evde,dünyaya gelmek demektir.

Evet,vicdan yumağını çözmek de en az duygu ipliklerini çözmek kadar zordur.

Yargılamıyor muyum yani? Yo, yargılıyorum ,tüm vaktimi yargılamakla geçiriyorum.Gözlerini sahte bir dehşet ifadesi içinde açıp, "Yoksa beni yargılıyor musun?" diyen insanlara çok kızarım.Tabii ki yargılıyorum sizi,hem de durmadan yargılıyorum.Vicdanı olan her varlık yargılama yükümlülüğüne sahiptir.

Bizimki gibi toplumlarda utanç zorbalığın bir aracıdır.Dinler boynumuza yuları geçirmek ve yaşamamıza engel olmak için suçluluk ve utancı icat etmişlerdir!Eğer erkekler ve kadınlar ilişkileri,duyguları,bedenleri hakkında serbestçe konuşabilselerdi,tüm insanlık daha gelişkin,daha yaratıcı olurdu.Eminim bu da bir gün olacak!

Şimdi öğle yemeğindeyiz.yemeğin sonunda ben sana 'Bana gel ,geceyi birlikte geçirelim,sana karımı tanıştırayım,yarın da buraya getiririm' diyorum.Ayağa kalkıyorum,sen de kalkıyorsunve hop,gidiyoruz!

İfadesi berrak,ama anlamı bir o kadar çetrefilli,tuhaf bir cevap zihnimde ağır bastı: " Sadece çiçek toplamaya döndüm." Bir çiçeği koparıp zaten elinde tuttuğun,hatta kalbine bastırdığın bukete ekleme jesti bana hem en güzel hem de gaddar jest gibi göründü,çünkü çiçeğe saygısını onu öldürerek gösteriyordu.

Arkadaşı , gördüklerini "Dün gözlerimi kapattığımda yiyordu.Bugün gözlerimi açıyorum,yemeye devam ediyor!" diye yorumladı.

Sevdiklerimi teşhis edeceğim,sonra başımı sallayacağım ve örtü yeniden yüzlerinin üstüne çekilecek.

Dolores onun arafta kaldığını söylemeyi tercih ediyordu."Ülkesi gibi,bu gezegen gibi" diye ekliyordu."Hepimiz gibi arafta."

Din elbette önemli,ama aileden ,arkadaşlıktan , sadakatten daha önemli değil.Ahlakın yerine dini geçiren insanların sayısı durmadan artıyor.Sana caiz olandan ve olmayandan,mübahtan ve mekruhtan söz edip sözlerini alıntılarla destekliyorlar.Bence neyin dürüstlüğe veya adaba uygun olduğuyla uğraşsalar daha iyi ederler.Bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaçları kalmamış gibi davranıyorlar.

Günümüzde oruç tutmak yetmiyor,herkese oruç tuttuğunu  göstermek ve tutmayanları da göz hapsine almak gerekiyor.

Dua ediyorum ama umudum yok.

Eğer ikiniz de kitap okuyanlar alemine aitseniz paylaşılmış bir cennete el ele girmek üzeresiniz demektir.

Umutsuzlukta haklı çıkacağımıza umutta yanılalım.

Dış görünüşteki tevazuunu her zaman sahici bir alçak gönüllülükten çok,iyi alınmış bir terbiyenin işareti olarak gördüm.Tatlı dilli,kibar ve utangaç dış görünüşünün altında sen tanıdığım en kibirli varlıksın.Tanıdığım en kibirli ve aynı zamanda en hoşgörüsüz varlıksın.

Kolay da hayal kırıklığına uğradığın için,sonunda arkadaşsız ve vatansız kalacaksın.

Ben evlilik konusunda açık gözlülüğün fazla bir işe yaramadığını,bunun gözleri bağlı çekilen bir piyango olduğunu ve doğru veya yanlış numaranın çekildiğinin ancak sonradan anlaşıldığını söyleyerek onu avutmaya çalışıyordum.

Ama evliliğin belalı bir kurum olduğuna inanamaya devam ediyorum.Düğünden önce her adam dikkatlidir,naziktir,göz koydukları genç kıza 'kendi'karıları oluncaya kadar prenses gibi davranırlar;sonra hızla birer zorbaya dönüşürler ,ona hizmetçi gibi davranırlar,tepeden tırnağa değişirler ve toplum da bu konuda onları yüreklendirir.Düğünden öncesi merasimidir;sonra ciddi ve karanlık ve üzücü şeyler başlar.

Ramiz bir taşa takılmış,Ramzi düşmüş.Ramzi peş peşe üç bira içmiş,Ramiz'in başı dönmüş...

Dünün dünyasının silinip gitmesi eşyanın tabiatına uygundur.Ona karşı bir hasret duyulması da eşyanın tabiatına uygundur.İnsan geçmişin yok olması karşısında kolay avunur;asıl kaldırılamayan geleceğin yok olmasıdır.

Aşırı beklentilerle gidersek mutlaka hayal kırıklığına uğrarız.

Her birimizin kendi pişmanlıkları var ve kimsenin diğerine taş atacak hali yok.

Her anın kıymetini bilin!Şu veya bu bahaneyle mutluluktan vazgeçmeyin!İstifade edin!

Söylenmiş kelimeler unutulabilir,ama duygusal bellek silinemez.

Bana kollarını açarsan senin için ölmeye hazır olurum.Kapıyı yüzüme kapatırsan hem kapını hem de evini başına yıkmak isteği uyanır içimde.

Hayır,ikinci bir toplantı değil,birinciyi tamamlayacağız.Bildiğim kadarıyla oturum henüz kapanmamıştı.

Dini her işe karıştırıyorlar ve ona hizmet ettiklerini sanırken,aslında kendi ihtirasları veya kendi delice hevesleri için dini kullanıyorlar.

İnsan bir metin yazarken,satırlar eşit aralıklarla birbirini izler ve okuyucular,onları yazan elin kağıdın üstünde kâh koşturduğunun , kâh hareketsiz kaldığının farkına varmazlar.Matbu sayfalarda ,hatta el yazması sayfalarda da suskunluklar iptal edilmiş ,boşluklar törpülenmiştir.

Normalde sezgilerime güvenirim;yanılmaz oldukları için değil,çok düşünüp taşındığımda,işin önünü arkasını fazla hesaplamaya çalıştığımda veya daha da kötüsü lehteki ve aleyhteki gerekçeleri zihnimde iki rakip sürun halinde sıralamaya kalktığımda,çok daha fazla yanıldığımı yıllar geçtikçe anladım da ondan.

Sahadaki her türlü yetkilerini yitirmiş devlet kurumlarından hiçbir medet umulamazdı.

Arkadaş dediğin insanın içini ferahlatır,kafasını dağıtır,seni daha fazla depresyona sokmaz.

İnsanlar sevdiklerinin yaptıkları konusunda asla tam anlamıyla masum değillerdir.

Bir ruhun derinliklerinde nelerin barındığını hiç kimse kesin olarak bilemez.

Ölümün de kendine has bir bilgeliği var.Bazen kendinden çok ona güvenmek gerek.



Hepimize farklı bir cümle dokunmuş belli ki.Ama hepimiz bir parça bulmuşuz kendimizden.

Ve bir kitabın daha sonu. :) Bakalım daha kaç son göreceğiz.